Painkiller Resurrection 2010
Doom manyağı bir insanım. İlk çıkan 3 disketli versiyonundan son 3. versiyonuna kadar hepsini oynadım.
First person shooter isminde bir
oyun çeşitini
oyun dünyasına kazandıran
ID Games ile
Doom bir başka güzel.
Doom’un
oyun motorundan sonrasında
Quake nasiplendi ve oldukça popüler oldu. Peki
Painkiller nasıl bir
oyun? Şöyle diyebilirim:
Max Payne ile
Quake karışımı, ama ikisinin kalitesine de ulaşamayan bir
oyun.
Oyuna başladığınızda
Max Payne’deki
gibi bir hikaye ile karşılaşıyorsunuz (aşağıdaki ekran görüntülerinden
görebilirsiniz). Hikaye özetle şöyle: William Sherman isminde birinci
sınıf suikastçı olan bir eleman var. Bir gün yeni bir iş alıyor, parası
güzel. İşi temiz bitirmek için arabanın altına zaman ayarlı C4 bomba
yerleştiriyor, amacı çeteyi ortadan kaldırmak. Tam o sırada sivillerle
dolu bir otobüs, bombalı arabaya doğru geliyor. Bizim eleman sivillerin
ölmesini istemiyor, ama bombanın patlamasına 6 saniye kalmış,
engelleyemiyor. Durması için atlıyor otobüsün önüne ve sürpriiiizzzz:
Hepiniz geberdiniz. Kulağında şeytanın gülüşü ile öldüğünü anlıyor,
cehennemde yaratıklarla ve canavarlarla savaşmaya başlıyor. Vay be ne
hikaye ama! En son cehenneme gitme olayından önceki kısım gibi elli
tane Türk filmi vardır, ama bu
oyun kadar bilinmiyordur herhalde.